5 Eylül 2013 Perşembe
Leyla
Hep böyle olmuştur. Savaş en çok kadınları yaralar. Leyla, ne olduğunu bile anlayamadan savaşın ortasında kapana kısılan Bosna'lı genç bir kızın hikayesi. Öyle sarsıcı ki Leyla'nın yaşadıkları, insan sadece okurken bile insanlığından utanıyor. Yürek burkan, insan olmayı sorgulatan bir yaşam öyküsü. Kitabın ön sayfasında bulunan "Bu kitapta adı geçen bir çok kişi ve yer adı güvenlik nedeniyle değiştirilmiştir." cümlesi daha kitaba başlamadan silkeledi beni. Sanıyorum şimdiye kadar en hızlı okuduğum kitaptı. İnanılmaz akıcı bir dil ve sanırım iyi çevirinin bu akıcılığa katkısı olmuştur.
Bosna ile ilgili bunca okuduğum kitap, seyrettiğim film ve belgesel sonunda artık bir şeyler biliyorum diyordum kendi kendime. Yanılmışım. Belli ki hala bilmediğim pek çok şey var. Batı Bosna Özerk Bölgesi ile ilk defa karşılaştım. Ülkenin kuzey batısında Boşnakların bir kısmı savaş sırasında Boşnaklara karşı savaşmış. Kitapta açıkça geçen bu konuyu anlamak için araştırdığım da Fikret Abdic ismi ile karşılaştım. Fikret Abdiç eski Yugoslavya'nın çok büyük bir şirketler grubunda CEO ve Bosna meclisinde milletvekili imiş. Söylenen o ki savaş sırasında vatansever bir Boşnak iken bir anda Sırplarla birlikte hareket etmeye başlayıp Boşnakları karşısına alıyor. Kendi fabrikalarının bulunduğu bölgede çok ciddi bir destek var arkasında. Diğer yandan Saraybosna için ise bir hain. Bir röportajda diyor ki Kuzey batı Bosna düşmüştü ve Srebrenica'dan çok daha kötü sonuçlarla karşılaşabilirdik, o dönem Batı Bosna Özerk Bölgesi tek kurtuluşumuzdu. Savaş sonrasında Hırvatistan'a kaçmış. Ve orada savaş suçlusu cezası ile 20 yıl hapse mahkum edilmiş. 2012 Mart ayında cezasının 2/3 ünü tamamlayınca şartlı tahliye olmuş. Bu konuyla ilgili bir kitap bulabilmeyi çok isterdim...
Bosna öyle bir yer ki herkesin bir hikayesi var. Her insandan bir film, bir kitap bir belgesel çıkabilir. Çoğunlukla kitaplar ve belgeseller savaş sırasında yaşananları anlatıyor. Ya savaştan sonra? Leyla Sırp bölgesinde kalmak istemiyor. Çünkü her an tecavüzcülerinden biriyle bir markette bir restaurantta karşılaşma riski var. Sonu gelmeyen bir işkence gibi. Çünkü bu savaş ordular arasında değil halklar arasında oldu ve savaş sonrasında herkes kaldığı yerden devam etmeye çalıştı. Savaş suçlularının bir kısmı cezalandırılmış ancak bir çok kadın ağır depresyon altında yaşadıklarını anlatmaktansa hiç olmamış gibi davranmayı seçmiş.
Bugün her an bir kara savaşının içinde kendimizi bulmamızı beklediğimiz şu günlerde savaşı destekleyenlere okutulmalı bu kitap. En kötü barış bile en iyi savaştan daha iyidir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder