31 Ekim 2013 Perşembe

Sessizliğin gürültüsü

 
 
Nihayet bitti. Hiç bitmeyecekmiş gibiydi :) Gitmiyorsa bırakırım inatlaşmam aslında kitaplarla ama bu sefer inadım tuttu. Bitiricem dedim bitirdim.
 

Juli Zeh genç bir yaşta savaşın izlerini takip ederek Bosna'ya gider. Yanında köpeği ve sırt çantasında taşıdığı bir kaç giyecek ve Bosna kitapları vardır. Seyahatini tamamen hayatın akışına bırakır. Bosna'yı yazmaz aslında bu kitapta Bosna'yı yaşar. Kitabı okurken neredeyse her cümlede durdum ve düşündüm. İnsan aklından geçen her şeyi yazıya dökebilir mi? Juli Zeh sanki aklından geçen herşeyi kayda almış gibi. Takip etmesi ve bağlantı kurması çok güç çoğu metinin. İnsan aklı düşünceler silsilesi değil mi zaten? Kitabın orijinal ismi "Die Stille ist ein Geräusch". Sessizlik bir ses(gürültü)tir. Kitabın adı bende böyle şekilleniyor.

Srebrenica ile ilgili bir paragraf var ki aradan yıllar geçse de yorum çok değişmiş değil.

"İstatistiğe bakıyorum. Bölgedeki 27.000 Bosnalı ve Hırvat nüfustan savaştan sonra geriye kalanlar: Çizgi. Buna karşılık Sırp nüfusu ikiye katlanıp yirmi bine ulaşmış.

Burada geziniyorlar, bir ceset tarlası üzerinde, gezenlerin de birçoğu yerlerinden kovulmuş, katledilenlerin evlerinde yaşıyorlar. Mutluymuş gibi görünmüyorlar. İnsan nasıl olur da üzerinde bir kadının tecavüz edildiği bir mutfak masasında yemek yiyebilir?İlk iş kurşunlarla delik değiş edilmiş kanlı döşeklerinin atılması gereken yataklarda nasıl uyuyabilir?"

Ve Juli Zeh Bosna'ya ilk girişinde kafasına takılan sorular Bosna'dan çıkarken hala cevapsız. Karpuzlar nerede yetişiyor? Neden bir Mcdonalds yok? Neden savaş çıktı, kime karşı? Neretva'nın rengine ne ad verilebilir.
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder